BANKANIN VEZNESİ
Ben çocukken çok hoplar zıplardım. Koşuda herkesi geçer, bahçemizdeki ağaçtan aşağıya inmezdim…
Belki de o günlerin şartları bizlere böyle bir günlük yaşam hazırlamıştı. Tek eğlence aracının, ajans dinlemeyi neredeyse görev kabul eden bir babanın kontrolündeki radyo olduğu o günlerde, haliyle kendi eğlencemizi de kendimiz yaratacaktık.
Telden araba yapıp, peşinde koşmadan tutun da, sek sek oynamaya kadar yüzlerce çocuk oyunu oynar, bunlar da yetmezse yenilerini icat ederdik.
Büyüklerimiz yaptıklarımızı bazen yaramazlık olarak değerlendirse de, yarattığımız her oyun bizim için bedensel bir hareketti.
Şimdi ise gençlerin tüm oyunları yaratıcılıkları ile birlikte beyaz bir kutunun içine konuluverdi.
Yok! Yok! İki kutu içine…
Tahmin ettiğiniz gibi bu kutulardan biri televizyon… Diğeri ise bilgisayar.
***
Tüm bunları niye mi anlattım?
Aslında varmak istediğim nokta hareket ve hareketin kemik sağlığı üzerindeki etkisi.
Yapılan araştırmalar göstermiş ki, insan ne kadar hareket ederse, vücudu o kadar çok kalsiyum mineralini kemiğe depoluyor.
Kalsiyum ise kemiğin ana maddesi. Yani ne kadar kalsiyum, o kadar sağlam kemik demek.
Yani bu iş biraz bankaya para yatırmaya benziyor.
Bankaya parayı geleceğimizi garanti altına almak, yaşlılığımızda rahat etmek için yatırmaz mıyız?
Kemik bankamıza da kalsiyum depolamalıyız ki, kırkını geçince başlamasını beklediğimiz kemik erimesi geç olsun. Dolayısıyla yaşlılığımızda rahat edelim.
Şunu bilmeliyiz ki, yaşlılıkta rahat etmek sadece para ile olmuyor. Eğer geçmişte kemiğine yeterli özeni göstermediysen, bankada milyarların da olsa yatağa (veya eve) mahkum olup rahat etmeyeceksin.
***
Bu arada unutulmaması gereken bir şey var…
İnsan vücudu ancak 20 veya 25 yaşına kadar kemiğine kalsiyum depolayabiliyor.
Yani kemik bankası veznesini yaş yirmi dedi mi kapatıyor.
Kısacası yirmi beşine kadar hoplayıp zıpladıysan ne ala… Yoksa ne yaparsan yap, en fazla erime hızını azaltabiliyorsun.
Prof. Dr. Mahir Gülşen